Briken Aliu ile Çalgı Ustalığı Üstüne

Briken Aliu..

Aslen Arnavut doğumlu, Türkiye’ye 1996 senesinde gelen, genç yaşına rağmen alanında kendini çokça geliştirip itibar sahibi olan, hayal gücü geniş, güler yüzlü, samimi bir usta. İçtenlik kokan atölyesinde gitar familyasıyla olan serüveni hakkında konuştuk…

Bu işe ne zaman başladınız?

Gitar öğrenmeye başlamamla beraber. Bir ustanın yanında çalışmaya başladım tesadüfen. Usta çırak ilişkisiyle yetiştim. Daha öncesinde marangozluk öğrenmiş olmam da bu işi kapmamda kolaylık sağladı sanırım. Bu da ahşap işi tabi ama çok daha ince işçilik isteyen versiyonu diyebilirim. Derken bir süre sonra hayatım oldu, işi çok sevdim, ben başka bi iş yapmam bu işi yaparım dedim. Para kazanmayayım ama en azından istediğim işi yapayım dedim.

Ürünleri istek üzerine yapıyorsunuz. Kullanılacak yer sizin için önemli oluyor mu?

Tabi. Genelde sahne alan, ya da evde sadece kendi kendine çalışan müzisyenler de oluyor. Bazıları hiç sahne almamış birçok müzisyenden çok daha fazla araştırıyor, daha fazla evinde çalışıyor; sadece keyif için çalan çok müzisyen var.

İstek üzerine yaptığınız ürünlerde kullanıcıyla iletişimi nasıl sağlıyorsunuz? Sürekli gelip gidiyor mu? Bu süreçte nelere dikkat ediyorsunuz?

Öncelikle karşımdaki kişinin isteğine cevap verebilecek durumda olup olmadığıma bakarım. Bugüne kadar çok fazla bu tür bir durumla karşılaşmadım fakat çok farklı isteklerde gelen müzisyenler oluyor, daha farklı tasarımlar isteyenler. Kafasında bir şey canlanmış, onu projelendirmek istiyor. Hayalini kurabileceğim bir şey olması işe girişmemde yeterli oluyor. Normal herhangi bir gitar tasarımındansa uçuk projelerle çalışmayı ya da değişik bir tasarımı ürünleştirmeyi daha çok tercih ediyorum.

Müşterilerinizin isteğiyle sizin kafanızda canlananın uyuşmadığı ve sizin düşündüğünüzün daha iyi olacağını tahmin ettiğiniz durumlarla karşılaşıyor musunuz? Ve bu durumu nasıl aşıyorsunuz? Veya böyle bir durumla karşılaşıyor musunuz?

briken2Bu durum oluyor. Fakat enstrümanı çalacak olan kişi müşterim. İster istemez ben ona doğru yönelmek zorundayım. Zaten çok çok farklı tasarımlar geliyor, karşımdakinin isteği yönünde yapmak, kendi fikrimi geri plana atmama sebep oluyor diye görmüyorum. Aldığım her iş benim için bir gelişme. Kendimi çok fazla dayatmamaya çalışıyorum. Ben de müşterilerimden çok şey öğreniyorum. Zaten bir şey yapıyorsun ve yaptığın şeyin nereye gideceğini bilmiyorsun, olmama ihtimali de var. Müşterinin de en çok gerildiği nokta bu oluyor. Çalışmalarımız milimetrik, bir de olay tını üzerinden olunca her şey havada. Birebir aynı frekansa gelmek zor oluyor. Bu yüzden çokça sohbet ediyoruz. Müşteriler bana beğendiği tasarımları gösteriyor, ben onlara öneriler sunuyorum şeklinde devam ediyor.

Sizi etkileyen, işe girişmenizi sağlayan tasarımlardan bahsedebilir misiniz?

Mesela bas gitarlar genelde 6, 4 ve ya 3 tellidir. Bir arkadaşım kafasındaki pojeleri karşılayacak 7telli bir bas gitar istedi, yaptım. Başlangıçta fikri bile heyecan vericiydi.

Müşteri çevrenizi nasıl edindiniz?

Yıllardır beraber çalıştığım arkadaşlarım var, 5.enstrumanını yaptığım. Onun dışında İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda Doç.Dr. Tolgahan Çoğulu ile başladığımız mikrotonal gitar projesine hala devam ediyoruz. Yeni müşterilerim iste eski işlerime bakıyorlar, ne yapmışım ne etmişim. Yaptığım işler üzerinden bir güven oluşuyor açıkçası daha çok.

Bu güveni ne zaman edindiniz, bu konuma nasıl geldiniz?

Açıkçası geldim mi, bilmiyorum. Atölyem küçük, sıcak bir ortam. Enstrumanları yemeğe benzetirsek bazı  müşteriler gelip, mutfağın küçüklüğünü görüp yemeğin tadına bakmadan gidiyorlar. Bazılarıysa ortamın sıcaklığını, işlerin daha samimi ve iç içe yürümesini daha baştan çok seviyorlar. Referanslar da önemli faktör tabi.

briken1Mikrotonal gitar projesi nedir?

Zor bir projeydi. İlk aşamasını tamamladık. Bizim için ciddi bir sınavdı. Gitar bir batı enstrümanı ve Türk müziğindeki komaları karşılayacak perdelerin bazıları gitarda yok normalde. Biz Türk müziğini karşılayabilecek bir hale getirdik.

Perdesiz gitar zaten bu işi görmüyor muydu?

İlk bakışta öyle. Ama iyice işin içine girdiğinde aslında altında yatan çok başka şeyler var; ortaçağ müziğinden tut, aslında bugün hiç duymadığımız tınıların kullanıldığı günlere kadar gidiyor bu işler. 440 diye bir frekans var. Duyduğumuz bütün sesler 40frekans üzerinden. Ama eskiden öyle değilmiş, Aşık Veysel öyle yapmamış, perdesini kendine göre oynatarak kendi istediği tınıya getirmiş; ve oradan bir kültür gelmiş bugüne, kısa sap bağlama deyince aklımıza o model geliyor. Mikrotonal gitar da yeni bir modeldir.

Gitarda yenilikten bahsedebilir misiniz?

Gitar enstrümanlar arasında en çok sanayileşmiş olandır; yan ürünü çok fazla çıkıyor, pedalından, tellerinden, kılıfına kadar. Hiçbir enstrüman için bu kadar şey üretilmemiştir. Tını konusunda da denenmiş bir sürü iş var. Günümüzdeki ‘yeni tasarım gitar’lar genellikle farklı farklı modellerin, farklı türlerin bir araya gelmesiyle oluşuyor. Hiç bir müşteri aynı istekle gelmiyor. Herkesin aklında farklı bir fikir, farklı bir kombinasyon. Bugüne kadar yaptıklarımızın hiçbir daha aynısını yapmadık. Mesela bir tane müşterim var 6.gitarını yaptığım, çok fazla araştırmış ve çok fazla bilgi sahibidir kendisi. Ne istediğini biliyor. İsteği 40larda 50lerde çalınan gitarın sesiyle beraber aynı anda günümüzdeki modern gitar çalım tekniğiyle çalınabilecek bir gitardı. Bu mesela yeni bir gitar tasarımıdır.

Kârlı bir meslek mi?

Yaşanılıyor, ama çok büyük meblağalar kazanılmıyor. Önemli olan mutlu olduğun yerde olmak.

Başarısız olduğunuz oluyor mu?

Elbette. Yaptığınız işin nereye varacağını bilmeden yapıyorsunuz. Enstrüman bittikten sonra farkettiğim oluyor. Büyük üstadlar hatalı ürettiklerinde yok etmek için hemen kırarlarmış. Tabi ben onarmaya ya da başka bir alete devşirmeye çalışıyorum J. Fakat eskisi kadar hata yapmıyorum, artık yolun nereye çıkacağı çok daha net. İşin aslında en büyük bölümü hesap kitap, doğru parçaları yanyana getirmek.

Yaptığınız gitarların fiziksel özelliklerinden bahsedebilir misiniz?

Her ne kadar günümüzde hiç ekonomik olmasa da masif ahşap kullanıyorum. Koca bir ağacın maksimum yüzde yirmi beşi enstrüman yapımı için yeterli kaliteye sahiptir, bu yüzden gerçekten çok pahalı. Fakat masif ahşapla yapılan bir gitar rezonansa zaman içinde bütünleşir, birkaç yıl sonra bir bütün olarak tınlamaya başlar. Bazı gitarları yaptıktan sonra ‘’seneye görüşürüz’’ diyoruz J. Kontrplak, ya da günlük dilde lamine, yani katmanların üst üste gelip epoxy gibi yapıştırıcılarla yapıştırılarak elde edilen ahşaplarda ise yapıldığı andan itibaren sabit bir tını vardır.

Yapım aşamasında ise masif eğilmesi bükülmesi zor bir malzeme olduğu için, öncelikle doğru bi kalınlığa getiriyorum. Ağaç yaşken eğilir diyerek ağacı nemlendiriyorum, 300dereceye kadar da bir ısı verdiğimde, yavaş yavaş bir forma giriyor.

İyi bir enstrüman için son sözü ağaç söyler. Çünkü sen ne yaparsan yap tınlayan o’dur. Her türlü tınının aşağı yukarı hangi ağaçtan çıkacağı bellidir. Mesela standart gitarlar için gül ağacı kullanılır. Flemenko gitarlar içinse genellikle mezarlıklarda güzel koku yayması için kullanılan selvi ağacı kullanılır. (‘’Kolalı jelibon gibi kokuyor..’’ diye dahil oluyor Usta’nın çırağı…)

 

Briken Aliu’nun gitarlarını http://brikenguitars.com/ sayfasından inceleyebilirsiniz.