Glyn Johns, 1942 doğumlu İngiliz müzisyen, ses mühendisi ve yapımcı. Bugüne kadar albümlerini kaydettiği sayısız isimlerin içinde; Led Zeppelin, The Rolling Stones, The Who, Eagles, Bob Dylan, The Beatles ve Eric Clapton gibi 70’ler klasik rock döneminin en önemli sanatçıları ve grupları bulunuyor. Yapımcı olarak ilk büyük projesi, Steve Miller Band’ in 1968 yılında piyasaya sürdüğü Children of the Future albümü ve o günden beri dahil olduğu projelerle, klasikleşmiş 1970’ler İngiliz rock müziği sound’unu yaratan isimlerin başında geliyor.
Glyn Johns’u müzik prodüksyonu alanında bu kadar önemli bir karakter yapan şeylerin başında kendi adını verdiği davul mikrofonlama tekniği geliyor ama belki ondan da önemlisi bu enstrümanı ilk kez stereo mikrofonlayan ve miksleyen ses mühendisinin de yine kendisi olması. Bahsettiğim albüm, Led Zeppelin’in 1969 yılında piyasaya sürülen ve kendi adını taşıyan çıkış albümü. O döneme kadar davul mono kaydedilip mono mikslenen bir enstrüman. Hatta birçok erken dönem The Beatles kayıtlarında mono kaydedilmiş davul sesinin tam sağ ve tam sol pandan geldiğini duyabilirsiniz. Günümüz dinleme alışkanlığına oldukça ters olan bu metodun son bulması, aslında tamamen şans eseri olmuş.
Bir diğer efsane ses mühendisi George Massenburg, The Mixing Engineer’s Handbook kitabının röportajlar bölümünde o kayıt gününü şu sözlerle anlatıyor;
“Bir gün Glyn ve Doug Sax (Mastering Mühendisi) ile akşam yemeğindeydik, bize ilk Led Zeppelin kayıtlarını ve davulu nasıl mono kurduklarını anlatıyordu. Trampetin tam üstüne bir 67* koymuşlar, ama floor tomu daha iyi duyabilmek için dirsek hizasından trampete doğru bakan bir tane daha mikrofon yerleştirmiş.
Kayıdı bitirdikten sonra, o mikrofonu alıp gitar kabine yerleştirip panlamış. Mikrofonu tekrardan davula yerleştirdiğinde ise kanalı tekrar ortaya panlamayı unutmuş. Harika duyulduğunu fark edip diğer overhead mikrofonunu da digger tarafa panlarsam ne olur diye düşünmüş.
Doug ile birbirimize baktık ve ‘Stereo mikrofonlamayı yanlışlıkla mı buldun?’ diye sorduk. O günden sonra o meşhur Led Zeppelin ve The Who sounduyla tanındı. New York ve California’da yapılandan daha farklı bir sound’du.”
İşte o pek meşhur Gyln Johns tekniği..
Bu tekniği diğerlerinden ayıran özellik bütün davul setini sadece üç adet mikrofon kullanarak kaydediyor olmanız. Peki, günümüzde 10 ila 16 mikrofona kadar çıkabilen teknikler uygulanırken, Glyn Johns’un bu büyük ve açık duyulan sound’unu veren şey nedir?
Aynı ses kaynağını iki ve ya daha fazla, farklı uzaklıklardaki mikrofonlar ile kaydederken faz problemleri ile karşılaşıyoruz. Bu sorun, aynı sesin iki mikrofona farklı zamanlarda ulaşması ve ulaştığı zamandaki ses dalgalarının birbirini yok edecek fazlarda olması şeklinde karşımıza çıkıyor. Ve bunun sonucunda kaydedilen ses kaynağının bazı frekanslarında istenmeyen azalmalar veya artmalar olabiliyor. Bu kaydedilen enstrümanın, kayda doğru aktarılmasını engelleyen bir durum. Söz konusu enstrüman davul olunca işler hayli karışıyor çünkü davul tek bir ses kaynağından tınlayan bir enstrüman değil. Bir çok farklı parça ve aksamdan oluşan davul seti doğası gereği faz sorunlarına çok açık.
Glyn Johns tekniğinde trampetin tam üstüne ve floor tomun çaprazına 2 adet (tercihen büyük diyaframlı kondenser) mikrofon yerleştiriyor. Bu yöntemin kritik yanı ise bu iki mikrofonu trampetten eşit uzaklıkta yerleştirmek. Davul setinin merkezinde olan, trampet Glyn Johns metodunda odak noktamız. Trampetin gövdesinden çıkan sesin iki overhead mikrofonuna aynı sürelerde ulaştığında emin olduktan sonra, bir diğer mikrofonu da kick’e yerleştiriyoruz. Kick’in içine yerleştirilecek bir mikrofon diğer aksamlardan da oldukça izole olacaktır. Böylece bu koca, karmaşık enstrüman aralarında hiç faz farkı olmayan 2 stereo mikrofon ve bir kick mikrofonu ile kaydediliyor. Diğer aksamların ise trampet ve kick’e kıyasla şarkı içinde daha az kullanılacağını var sayarak, onlardan bir miktar ödün verilmiş olunuyor.
Klasik Glyn Johns tekniğinde ziller problematik bir durumda çünkü hem tiz enstrüman oldukları için faz sorunlarını çok bariz duyuruyorlar, hem de genellikle şarkı içinde oldukça fazla kullanılıyorlar. Bu yüzden 70’lerden günümüze gelirken, çeşitli eklemeler ve düzeltmelerle bu teknik daha ideal bir hale getirilmiş.
Glyn Johns, müzik prodüksüyonunu ve müziği algılama biçimimizi kökünden değiştirmiş bir ses mühendisi ve yapımcı. Çalıştığı ve yarattığı albümler ile 70’ler İngiliz rock müziğinin karakteristik sound’unu belirleyen bir kaç kişiden biri olarak, 2012 yılında Rock and Roll Hall of Fame’deki haklı yerini almış ve rock müziğin efsaneleri arasına girmiştir. Bize de onun davul sound’unu hayranlıkla dinlemek düşüyor.
*Neumann TLM 67
Kaynakça
http://bobbyowsinski.blogspot.com.tr/2012/05/how-stereo-drum-recording-started.html#axzz448PGszpM
http://jonstinson.com/the-glynn-johns-three-mic-drum-recording-setup/
https://en.wikipedia.org/wiki/Glyn_Johns#Biography
http://therecordingrevolution.com/2011/01/10/the-glyn-johns-drum-recording-method/
http://www.blaxploitation.com/drums/glynJohnsMethod.pdf
http://glynjohns.com/books/book