Bu listemizde sizlerle okumaktan büyük haz duyduğum bazı şiirlerin bestelenmiş hallerini paylaşacağım. Bütün sözlü eserler birer bestelenmiş şiirdir aslında. Bir ezgi için düşünülmüş sözler ya da bir ezgi ile birlikte düşünülmüş sözler… Bu listenin farkı sözlerin önceden yazılması belki de… Her şiirin içinde, okuyucunun çıkarttığı anlama göre değişen, bir ezgi gizli belki de… Nasıl ki aynı ezgi farklı insanlarda farklı hisler yaratıyor- hatta aynı insanda her dinleyişte farklı bir his canlandırıyor- şiirler de aynı şekilde her okuyan için her okuyuşta başka bir anlam ifade ediyor. Şiiri yazan, besteyi yapan kişinin anlattığını hiçbir zaman tam olarak anlayamasak da mutlaka kendimizce çıkardığımız bir anlam oluyor. Bir şiiri bir müzisyenin dilinden okumak ise apayrı bir keyif ve güzellik… Birbiri içine o kadar kusursuz geçmiş ve harmanlanmış ki bazı eserler, sözleri de müziği de tek başına düşünemiyor insan.
Sheakspere’in müzik için yazdığı bir şiirle listemize geçelim… (Not: Listemizin devamı gelecek : )
“İçinde müzik olmayan insan,
tatlı seslerin uyumuyla heyecanlanmayan insan,
hainliklere, kötü hilelere, yağma ve yıkımlara yatkındır.
Ruhunun içgüdüleri geceler kadar uyuşuktur
ve duyguları cehennem kadar karanlık;
güvenilmez böyle bir insana…
Müziği dinle!”
1. Yağmur Kaçağı, Atilla İlhan- Sesler ve Düşler
Sesler ve Düşler. İstanbul Üniversitesi’nde bir araya gelen öğrencilerin 90lı yıllarda kurduğu bir müzik grubu. Birçok şiiri besteleri ile yorumlamalarının yanı sıra bildiğimiz, duyduğumuz şarkıları düzenlemişlerdir. Atila İlhan’ın Yağmur Kaçağı şiirini isimleri gibi düşsel bir şekilde yorumlamışlar..
“..elimden tut yoksa düşeceğim
yağmur beni götürecek yoksa beni..”
2. Bekle Beni, Konstantin Simonov- Ezginin Günlüğü
Konstantin Simonov’un ikinci dünya savaşı sırasında Stalingrad’dan sevgilisi Valentina Serova’ya yazdığı şiir, Ezginin Günlüğü’nün sade ve zarif bestesi ile tekrar hayat bulmuş adeta.
“Zhdi Meny” (Bekle Beni)
“..Sağ kalışımın sırrını yalnız
Senle ben bileceğiz-
Bütün sır -senin
Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.”
3. Sonra Git, Metin Altıok- Ogün Sanlısoy
2014 senesinde çıkan Metin Altıok şiirlerinden şarkılar albümünde yer alan bir Ogün Sanlısoy bestesi. Kızı Zeynep Altıok Akatlı albüm kitapçığında “İstedim ki Metin Altıok şiirleriyle yaşasın. İstedim ki şiirler, şarkılar yüreklere ulaşsın, babamın ‘evvel bir idim şimdi milyonla’ dediği gibi çoğalsın. İstedim ki şiir insanları buluştursun. İstedim ki 20 yıl sonra bu albümle Metin Altıok bir Ankâ olsun” demiş. Bu cümlelerin üzerine söylenebilecek bir sözümüz yok… Metin Altıok bir Ankâ oldu; şiirler de şarkılar da yüreklerimizin en kuytu köşelerine ulaştı.
Mum yak bir aşkın sıcak anısına,
Suyla hesaplaş, rüzgâra sür yüzünü,
Cesedini bul bir yokluğun kıyısında.
Bunları yap, sakın unutma.
4. Kerem Gibi, Nazım Hikmet- Hasret Gültekin
Nazım Hikmetin bu şiiri Hasret Gültekin’in yorumu ile.. Nazım Hikmet’i sürgünde topraklarından uzakta kaybettik, Hasret Gültekin’i ise topraklarında bir katliamda. İkisine de çok şey borçluyuz, birine ülkesinden ayrı geçen yıllarını diğerine ülkesinde yaşayamadığı yıllarını.. Borcumuzu ödemeye eserlerini anlamaya çalışarak başlayabiliriz belki de..
Yüreklerin kulakları sağır…
Hava kurşun gibi ağır…
5. La Luna, Lale Müldür- Serdar Ateşer
Serdar Ateşer’in bestelediği bir Lale Müldür şiiri. Şiirin yer aldığı albümün kitapçığında şöyle diyor Serdar Ateşer: “Bu albüm, teknoloji ve buna dair ıvır zıvırın toplumlararası değiş tokuşu neticesinde meydana gelen maddi-manevi kazalarda telef olanlara adanmıştır.” Albümde birçok başarılı müzisyenle çalışan Ataşer, bu albüm sonrasında başka bir albüm çalışması yapmamış. Albümün bütün parçaları çok özel ve kendine has olsa da Lale Müldür’ün şiirinden bestelenen La Luna apayrı bir yerde duruyor bence. Şiiri bambaşka bir hale getirmiş Serdar Ateşer. Farkında olmadan onlarca kez dinlemiş olarak bulabilirsiniz kendinizi.
Her şey mümkün her şey açıklanabilir gözükse de
Bir şeyler kenetlenmiş bir yerlerde
Sen yine de gel imparator, gece
Ve beni al son bir kez karanlık gözlerine