Seogu Lee ve Türkiye’de Plakçılık Üzerine

Kimsenin bir A Moon Shaped Pool eleştirisi (yahut eleştiremeyişi, tarafınızı seçiniz) okumaya ya da yazmaya sabrının kaldığını düşünmüyorum. Harika albüm, adamlar yine yapmış, vokal harbiden o biçim, davullar da deli. Bir tek Present Tense biraz Akdeniz Akşamları’nı andırıyor, ne alaka anlamadım ama gidiyor o da çerez gibi. Identikit’i atlatamıyorum yine afedersiniz o biçim şarkı yapmışlar. Bir de True Love Waits’in bu albümde olacağını ben sene başında falan rüyamda görmüştüm. Bunu da bir 10 yıl dinleriz gibime geliyor. Pazarlamasına biraz girip, oradan bir yerlere bağlayacağım. Biraz benimle kalmanızı rica edeceğim.

Eğer Radiohead’seniz pazarlamaya ihtiyacınız olmuyor pek tabii –bir gün sosyal medya hesaplarınızı beyaza boyayarak  galeyan yaratabiliyorsunuz. İkişer gün aralıklarla da yeni şarkı koyunca, çığ gibi büyüyen, delirmiş bir hayran ordusunu ayaklandırabilirsiniz. Bu ordu, 17 Haziran 2016 Cuma akşamı Firuzağa’da Radiohead’in fiziksel albüm lansmanında bir yandan müziklerini dinleyip, içkilerini yudumlarken yobazların saldırısına uğradı. Hepsinin kimliği tabii ki çarşaf gibi ortada, hepsi de serbest bırakılmış. Buraya kadar da hep bildiğimiz şeyler. Şimdi biraz Seogu Lee’den ve yaptığı pek asil işten konuşalım istiyorum.

İstanbul’da plak dinlemeyi seviyorsanız, gideceğiniz 30-40 tane yer yok. Çoğu insan için de bir elin parmaklarını geçmiyor. Biraz daha insancıl muamele görmek, dükkanda aşağılanmamak, istediğiniz plakları böbreğinizi ve çoluk çocuğun rızkını bırakmadan satın alarak çıkmak istiyorsanız da yalnızca Velvet Indieground kalıyor. İsmindeki nükteyle hep suratıma gülücük koyan dükkanın sahibi Seogu Lee, tanıyabileceğiniz en güler yüzlü, en yardımcı insanlardan biri ve keşke bunları söyleyebilmem için başımızdan bir facia geçmek zorunda olmasaydı. Türkiye’de bu işi layıkıyla yapmak bu kadar zorken, Seogu her albümü el yordamıyla “en kısa zamanda, en iyi fiyata” verir müşterisine eşine dostuna. Sevdiği bir albümle ilgileniyorsanız çıkarır hemen benzer albümleri önerir (Chrissybaby Forever için teşekkürü kendisine borç bilirim). Derdi hiç para değil –o İstanbul’u sever (niye bilmiyorum?) ve İstanbullulara iyi müziği vermek ister. Bu işteki kimse onun gibi değil. Bu iştekiler biraz daha “nerden tutsam da söğüşlesem”i düşünür. Onun yeri çok farklı ve başımızın üstüdür.

An itibariyle her yerde “dükkanı ağlayarak kapattı çıktı” haberleri dönüyor. Hiçbirine itibar etmemenizi salık veririm. Seogu’nun hiçbir yere gideceği yok, Velvet Indieground aynı yerinde hizmet ve dostluğunu vermeye devam edecek. Herkes “ne yapabiliriz, ne yapılır” diye konuşuyor. Sadaka verir gibi plak satın almanıza gerek yok, hal hatır sormak için yanına uğrasanız, Arcade Fire’ın önümüzdeki bahara albüm hazırlığında olduğunu müjdeleseniz kafi olacaktır. Çünkü belli ki bize bizden başka sahip çıkan olmayacak.