Radiohead’in yeni albüm çıkardığı bir sezonda başka bir albümü övmek 7 günahtan biri oldu sayılır, ama yıllar yıllar önce Kanye West-Love Lockdown yorumlarıyla gönüllere taht kuran Glass Animals’ın instant neşe kaynağı yeni bebeği How to Be a Human Being için yapılan istisna kaideyi bozmaz. Denenmemiş bir türde başarılı bir debut albüm çıkaran her grubun arkasına sığındığı bir “Bununla yaftalanmak istemiyoruz” bahanesi var. Daha önce kişisel bir mesele haline getirmeden yerin dibine sokmayı beceremediğim Everything That You Come to Expect’ten sonra kimliğini kaybetmeden ve her seferinde birkaç adım ileri taşıyarak müzik yapmaya inancımı yitirmiştim. Takiben Glass Animals’tan albüm haberleri geldi.
“Indie” etiketine sığınarak sabah öten horozun bile albüm çıkarmaya heveslenmesi yüzünden hafta başı yeni albüm haberi alır olduk. Bu bazilyon haber arasından benim en heyecanla beklediğim ilk albümü ZABA’yla gönlüme taht kuran Glass Animals oldu. ZABA’nın öyküsü daha oryantal ve karanlık, çok da aquadrum’lıydı. How to Be a Human Being nispeten daha retro sevdalısı, hip-hop esintili, neşe saçan bir albüm. 2015’te Joey Bada$$’le sessiz sedasız çıkardıkları Lose Control teklisi kısa sürede çoğu playliste sızdıysa da eski orman davullu, karanlık vokalli, örnek gösterilesi ZABA sound’undan oldukça farklıydı. Mayısta albümden çıkan ilk tekli Life Itself, yüreklere su serpen nitelikteydi ama çıkan tekliler üzerinden albüm için medet ummamayı halihazırda Currents’tan acı şekilde öğrenmiştik. ZABA’dan biraz daha hip-hop temelli, Amerikanvari bu albüm hakkında bilgiler yavaş yavaş akmaya başladıkça Temmuz’da çıkacak ikinci tekli için grup kımıldanmaya devam ediyordu. Derken bir sabah ikinci tekli Youth’un klibine uyandık. Klip, Life Itself’e çekilen klibe bir devam niteliğindeydi. Bu da tek duanın aminiydi: nur gibi bir konsept albümümüz daha oluyordu. Daha önce konsept albüm diye nice yiğidi kaybettiğimizi aklımda tutarak umutlanmamaya çalıştım, zira Life Itself ve Youth’un soundları ziyadesiyle benzerdi. Geçtiğimiz hafta düşen Season 2 Episode 3 teklisi, tracklist itibariyle ikinci albümün üçüncü parçası olması nüansıyla, 80’ler klavyeleri ve ufak 8-bit tıngırtılarıyla beklentilerimi son derece yükseltmişti –derken albüm kapıyı çaldı.
Doktor olmasına ramak kala plak şirketleri tarafından tutulup çekilen vokal beyefendi Dave Bayley, konsept albümüne çalışarak gelmiş. ZABA’nın turnesindeyken tanıştığı insanları, taksi şoförleri ve hayranlarının hikayelerini telefonuna ses kaydı alarak ve bu hikayelerden esinlenerek bir bütün albüm çıkarmış. Hafızasının çok kötü olduğunu söyleyen Bayley, bu hikayelerden aşağıdaki gibi moodboard’lar çıkarmış, her parçadaki karakter için bir geçmiş, dış görünüş ve karakter belirlemiş. Yarattığı karakterleri de albüm kapağına eklemiş, kendilerine LinkedIn ve tumblr sayfaları bile açmış.
Glass Animals, ilk keşfettiğimden beri endişeyle takip ettiğim bir gruptu, çünkü ZABA ilk dinlediğimden beri bir kere bile sıkılmadığım, her dinleyişimde yeni öğelerini keşfedebildiğim bir albümdü. How to Be A Human Being, bir konsept albümün ne olması gerektiğini anlamış, her gereğini yerine getiren bir proje olmuş. İlk albümde grup üyelerinin ebeveynlerinin “Oğlum icky gooey woo diye; yer fıstığı ezmesi diye şarkı sözü mü olur, ıyy, yapış yapış” diye yadırgadıkları sözlerini okumaya doyamamıştık, şimdi ise “En sevdiğin karakter hangisi? Benim the Other Side of Paradise!” diye tartışacağız. Albümün analog versiyonları çıktıkça albümün evrenini, karakterlerin hikayelerini, gizli referansları ve sample’ları avlamaya da devam edeceğiz gibi duruyor. Nazarımda albümün tepe noktası Mama’s Gun’daki Carpenters sample’ını yakaladım bile, devamı için sizlere bol şans, bazilyon kere albümü dinlemeler; hepimize bu çok verimli etkinlik sezonunda kendilerini canlı dinlemeler diliyorum!
(velev ki kendilerini canlı izleyebildik, işte bizi bu biçim bir şey bekliyor olacak)